Zaman yönetimi, makale-tez yazımı ve formumu nasıl koruduğum bana en çok sorulan soruların başında geliyor. Makale - tez yazımı konusunda daha önce burada bir yazı paylaştım, o yazı bu bloğun bugün de dahil olmak üzere en fazla okunan yazısı. Her gün pek çok okuyucuya ulaşıyor, yazıya bu adresten http://fisiltilitepeler.blogspot.com.tr/2015/04/fisleme-nasl-yaplr-makale-nasl-yazlr.html ulaşabilirsiniz. Zaman yönetimi ve forumumu nasıl koruduğum konusuna gelince bu konularla ilgili tam bir başlık açmış olmasam da bu konulara da burada çeşitli yazılarım içinde defalarca değindim.
Zaman yönetimi de formumu koruma meselesi de makale yazımı gibi formüle ederek anlatabileceğim bir şey değil. Her şeyden önce her ikisi de birbiri ile iç içe geçmiş bir yapıya sahip. Zamanı verimli kullanıp arttırabilmek ya da tam tersine hiç bir şeye yetişememek tamamen çocukluktan gelen disiplin ve bu sayede oluşan karakterle ilgili. Ama basitçe anlatmak gerekirse hafta içini işe gidermiş gibi çalışma zamanı, hafta sonunu ise tatil ilan ediyorum. Ancak her şeyden önce bir ev kadını olduğum için, hafta içleri uyandığımda yaptığım ilk iş yemek yoksa yemek pişirmek oluyor, ama bunu genelde bir akşam önceden yapmış oluyorum. Fakat bu bazen şaşabiliyor. Örneğin cuma sabahı uyanır uyanmaz, pırasa ile taze bakla ayrıca hafta sonu misafirliğe giderken götürmek için kabak tatlısı pişirdim. Eşimin yemeklerini bir gece önceden pişirdiğim için Cuma sabahı ayrıca ona yemek pişirmek zorunda kalmadım. Bunlar olurken bir yandan ev toplama, havalandırma, temizleme gibi klasik ev işlerini de hemen aradan çıkarıyorum. Saat 12'den önce tüm işlerin bitmiş olmasına özen gösteriyorum. Ardından bilgisayar başına geçip akşam yemeğine dek makaleme çalışıyorum.
Eğer kitap tarıyorsam yemek pişirirken çalıştığım eserleri de bazen fotoğraftaki gibi masaya getirip, ikisini aynı anda halletmeye çalışıyorum, genelde başarılı olduğumu söyleyebilirim. Yemekleri genelde akşam üzeri pişirdiğimden sabahları 9 gibi çalışmaya başlarım, günde 8 saat çalışmaya özen gösteriyorum çünkü hayli verimli oluyor. Ama elim kolum ağrırsa zorlamayıp bırakıyorum. 1 gün arayla akşamları en az 1 saat spor yapıyorum, özellikle bir kaç aydır sporu daha sıkı tutuyorum. Çünkü tüm gün masa başında hareketsiz oturduğum için spor yapmazsam vücudum çürüyecekmiş gibi hissediyorum. Çalışmaktan çok bunaldığımda (aslında güzel havaların etkisiyle) açık hava yürüyüşleri yapıyorum, bazı günler yürüyerek okula çıkıyorum, ya da tüm gün okulda çalışmışsam okul içi gezileri yapıyorum. Bu papatyaları da geçen cuma günü okuldaki açık hava gezisi esnasında çektim.
Kilomu nasıl muhafaza ettiğim konusuna gelince hafta sonu kiloma dikkat etme şansım olmadığı için hafta içi dikkat ediyorum. Hafta sonu o kadar çok akraba geziyoruz ki, "yemem" demek gibi bir lüksümüz yok. Hafta sonları aldığım kiloları hafta içi, "doyurucu ama kilo yapmayan" yiyecekleri tercih ederek veriyorum. Hafta içi ekmek, börek, kek ya da abur cubur yemekten tamamen uzak duruyorum. Zaten hem pişirmeyi hem de zeytinyağlı beslenmeyi seven bir insan olduğumdan hiç zorlanmıyorum. Günde en az 2 litre su tüketiyorum. Son zamanlarda gençleştiğimi ve cildimin çok daha iyi göründüğünü söylediklerinde ilk başta buna pek inanmıyordum ama gün geçtikçe bunun doğru olduğunu ben de fark etmeye başladım. Hatta az önce aynadan suratıma bakıp cildim bu hale nasıl geldi diye kendi kendime nazar duası okuyordum :) tahmin ediyorum ki bunun temel sebepleri aylardır içinde olduğum sıkı spor (çok ter atıyorum çünkü), zeytinyağlı sebze ağırlıklı beslenme ve bol su...
Söylediğim gibi her şey disiplin ama biraz da o işi sevmekle ilgili, elim rahatsız olmasına rağmen o tencereyi dolduracak hatta buzluğa kaldıracak kadar yaprağı da sarıyorum(kahvesiz olmaz tabi), üç gün arayla ev de süpürüyorum. Hatta en büyük mazoşistliğim de perşembe günleri pazara gidip 1 kilo ıspanak alıp, eve gelip onu bir güzel 7-8 su yıkayıp temizleyip buzluğa atmak. Çünkü ıspanak aşığıyım, ve kendimi onu almaktan alıkoyamıyorum, buzluğumuz bu şekilde ıspanak poşetleri ile dolu. Başkaların buzluğu et, balık dolu olur bizimki %80 ıspanak poşeti ile dolu. Bu bana acil zamanlarda kolaylık sağlıyor (bana tabii eşime değil, ıspanağı ölür de yemez)
Her şeye nasıl zaman buluyorsun sorusuna çok gülüyorum, çünkü inanın hem evin günlük işlerini hatta ertesi günün işlerini, 1 saatlik sporu ve günlük makale için çalışmalarımı bitirdikten sonra nasıl harcayacağımı bilmediğim en az 6-7 saatim daha kalıyor. O zaman boşluğu için hep çocuklarım olsaydı bu zamanı da onlara harcardım diye hayıflanmaktan kendimi alamıyorum. Sanıyorum tüm olay özünde erken uyanmak, tv izlememek (haftada 1 tane dizim var), sanal alemde dolanmamak ile ilgili, hayatım belki fazla organize ve iş yüklü görünebilir ama dediğim gibi bu bir yaşam disiplini, çocukluğumdan beri böyleydim üstelik sanıldığı kadar da yorucu değil, ayrıca günlük ne yapacağımı bilemediğim en az 6 boş saatim var.
Bu arada istediğiniz ayva tatlısının tarifini yazdım, bu linkten ulaşabilirsiniz, http://halaminkitcheni.blogspot.com.tr/2018/03/ayva-tatls.html söz vermiyorum ama diğer tarifleri de yazmaya çalışacağım.
Görüşene dek sevgi ile kalın.
Eğer kitap tarıyorsam yemek pişirirken çalıştığım eserleri de bazen fotoğraftaki gibi masaya getirip, ikisini aynı anda halletmeye çalışıyorum, genelde başarılı olduğumu söyleyebilirim. Yemekleri genelde akşam üzeri pişirdiğimden sabahları 9 gibi çalışmaya başlarım, günde 8 saat çalışmaya özen gösteriyorum çünkü hayli verimli oluyor. Ama elim kolum ağrırsa zorlamayıp bırakıyorum. 1 gün arayla akşamları en az 1 saat spor yapıyorum, özellikle bir kaç aydır sporu daha sıkı tutuyorum. Çünkü tüm gün masa başında hareketsiz oturduğum için spor yapmazsam vücudum çürüyecekmiş gibi hissediyorum. Çalışmaktan çok bunaldığımda (aslında güzel havaların etkisiyle) açık hava yürüyüşleri yapıyorum, bazı günler yürüyerek okula çıkıyorum, ya da tüm gün okulda çalışmışsam okul içi gezileri yapıyorum. Bu papatyaları da geçen cuma günü okuldaki açık hava gezisi esnasında çektim.
Kilomu nasıl muhafaza ettiğim konusuna gelince hafta sonu kiloma dikkat etme şansım olmadığı için hafta içi dikkat ediyorum. Hafta sonu o kadar çok akraba geziyoruz ki, "yemem" demek gibi bir lüksümüz yok. Hafta sonları aldığım kiloları hafta içi, "doyurucu ama kilo yapmayan" yiyecekleri tercih ederek veriyorum. Hafta içi ekmek, börek, kek ya da abur cubur yemekten tamamen uzak duruyorum. Zaten hem pişirmeyi hem de zeytinyağlı beslenmeyi seven bir insan olduğumdan hiç zorlanmıyorum. Günde en az 2 litre su tüketiyorum. Son zamanlarda gençleştiğimi ve cildimin çok daha iyi göründüğünü söylediklerinde ilk başta buna pek inanmıyordum ama gün geçtikçe bunun doğru olduğunu ben de fark etmeye başladım. Hatta az önce aynadan suratıma bakıp cildim bu hale nasıl geldi diye kendi kendime nazar duası okuyordum :) tahmin ediyorum ki bunun temel sebepleri aylardır içinde olduğum sıkı spor (çok ter atıyorum çünkü), zeytinyağlı sebze ağırlıklı beslenme ve bol su...
Söylediğim gibi her şey disiplin ama biraz da o işi sevmekle ilgili, elim rahatsız olmasına rağmen o tencereyi dolduracak hatta buzluğa kaldıracak kadar yaprağı da sarıyorum(kahvesiz olmaz tabi), üç gün arayla ev de süpürüyorum. Hatta en büyük mazoşistliğim de perşembe günleri pazara gidip 1 kilo ıspanak alıp, eve gelip onu bir güzel 7-8 su yıkayıp temizleyip buzluğa atmak. Çünkü ıspanak aşığıyım, ve kendimi onu almaktan alıkoyamıyorum, buzluğumuz bu şekilde ıspanak poşetleri ile dolu. Başkaların buzluğu et, balık dolu olur bizimki %80 ıspanak poşeti ile dolu. Bu bana acil zamanlarda kolaylık sağlıyor (bana tabii eşime değil, ıspanağı ölür de yemez)
Her şeye nasıl zaman buluyorsun sorusuna çok gülüyorum, çünkü inanın hem evin günlük işlerini hatta ertesi günün işlerini, 1 saatlik sporu ve günlük makale için çalışmalarımı bitirdikten sonra nasıl harcayacağımı bilmediğim en az 6-7 saatim daha kalıyor. O zaman boşluğu için hep çocuklarım olsaydı bu zamanı da onlara harcardım diye hayıflanmaktan kendimi alamıyorum. Sanıyorum tüm olay özünde erken uyanmak, tv izlememek (haftada 1 tane dizim var), sanal alemde dolanmamak ile ilgili, hayatım belki fazla organize ve iş yüklü görünebilir ama dediğim gibi bu bir yaşam disiplini, çocukluğumdan beri böyleydim üstelik sanıldığı kadar da yorucu değil, ayrıca günlük ne yapacağımı bilemediğim en az 6 boş saatim var.
Bu arada istediğiniz ayva tatlısının tarifini yazdım, bu linkten ulaşabilirsiniz, http://halaminkitcheni.blogspot.com.tr/2018/03/ayva-tatls.html söz vermiyorum ama diğer tarifleri de yazmaya çalışacağım.
Görüşene dek sevgi ile kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder