Cuma günü çalışmaktan yorgun düşüp, yediklerim de ağırlık yapınca 4 gibi ağır bir uyku bastı. Birazcık uzanayım geçer dedim, koltuğa uzanınca uyuyakalmışım. Rüyamda Osmanlı Sarayındaydım, eteklerimi tutmuş bir o yana bir bu yana koşuyordum ki koca salonun içinde minicik kalmış piyanoyu görünce hemen önündeki tabureye oturup Chopin çalmaya başladım. Henüz bir kaç dakika geçmemişti ki, bir grup insan önce başıyla selam verip ardından sanki az önce selam verdikleri ben değilmişim gibi hakkımda konuşup hükme varmaya çalıştılar. Meğer ben Mehmed Reşad'ın kızlarından biri ayrıca hanedan dışından biri ile evliymişim. Mevzu bahis de çocuğumun hanedandan sayılıp sayılmamasıymış. Grup bir türlü karara varamayınca Padişah'a danışmaya karar verir. Padişah ne mi söyledi? Onu duyamadım çünkü telefona gelen mesaj sesiyle uyandım. İki dakika sonra tekrar uykuya daldığımda ise elimde telefon Malta Türk Konsolosluğu'nu aramış hararetli hararetli onlarla konuşuyordum.
Hal böyle olunca 1-2 günlüğüne de olsa çalışmaya ara vermem gerektiğine karar verdim. Çünkü gördüğüm ilk rüya, uykuya dalmadan 1 saat evvel tercüme ettiğim Osmanlıca bir belgenin filme uyarlanmış hali :), ikincisi ise yine aynı gün uğraştığım Fransızca başka bir belge nedeniyle yapsam mı diye aklımdan geçirdiğim bir düşüncenin yansımasıydı.
Aslında çok şanslı bir insanım ben, çünkü işini severek yapan -şanslı- azınlıktanım. Dünyaya bin kere gelsem bin kere de tarihi seçerim. Çünkü yazmayı seviyorum. Varacağım sonucun bilinmezliğini seviyorum. Merak duygumun harekete geçmesini seviyorum, zor olmasını seviyorum ve beni içine attığı o zorlu serüveni başka ne yaşatabilir, bilmiyorum. 11 gün önce kafamda bir soru ile yola çıktım, yoğun bir arşiv taramasının ardından hayretler içinde kendimi epey miktarda Fransızca belge çevirirken buldum. Sonra bir baktım, Alman ve Rus basını tercüme ediyorum. Zorlanmıyor muyum, çok zorlanıyorum ancak o kadar keyif alıyorum ki (çünkü makale, tez ya da kitap gibi uzun olmadığından daima keyif verir) kendimi günde 15 saat çalışırken buluyorum hali ile rüyalarımda da belgelerde okuduklarımı yaşıyorum.
Ancak kolum da çok ağrıyınca bu hafta sonu ara vermeye karar verdim. Vakit bulduğumda yaptığım battaniye, kitap, kahve üçlemesini, battaniye, sıcak çikolata ve filme çevirdim. Önce çok sevdiğim eski filmlerden biri olan Tatil'i izledim. Özellikle Cameron Diaz ve Jude Law'lı karlı İngiltere havasına sıcak çikolatamla eşlik etmek mutluluk vericiydi. Ama Kate Winslet ve Jack Black'lı California sıcağı da iyi geldi, üstelik yıllardır rastlamadığım Rufus Sewell'i tekrardan izlemek de çok güzeldi. Filmin konusu çok basit olmakla birlikte kaliteli oyuncularla, harika mesajlarla çevrili çok iyi bir film. Ne zaman çok fazla üşümüş hissedersem bu filmi izlerim, çünkü insanın içini ısıtıyor.
Ardından ise 2017 yılının en iyi mini dizisi seçilen Big Little Lies serisini izleyip bitirdim. Tek kelime ile müthiş. Tek kötü yanı 7 bölüm olması. 5 buçuk saatte bitti. Biliyorsunuz bizde Ufak Tefek Cinayetler Big Little Lies'dan uyarlandı, ancak Amerikan versiyonu gerçekten çok çok iyi, karakter ve olaylar çok farklı ayrıca. Amerikan versiyonun iyi olmasındaki ilk sebep hikayedeki ev hanımlarının Türk versiyonundaki gibi birbirinin gözünü oymaya çalışmaması, aksine birbirini kollamaya çalışan iyi tiplemeler olması, ikincisi ise oyuncular ve oyunculuklar i - na- nıl- maz ! Hepsi müthiş iyi oynuyor ama özellikle Reese Witherspoon'un oyunculuğu da yaratılan karakter de çok iyi, Nicole Kidman ile diğerleri de rolünün hakkını çok iyi vermiş. Ufak bir uyarı, çoluk çocuk bir arada izlemeyin. Nicole Kidman'lı sahneler çok tehlikeli!
Ufak tefek Cinayetler'in oyuncuları ve oyunculukları da iyi ama iki bölümden sonra hikaye beni çok baydı, karakterlerin kötü olması, onca kötülüğe rağmen sahtekarca herkesin birbiri ile ilişkisini sürdürmesi çok bayağı, benim yaşam şeklime ters o yüzden ilgimi kaybedeli çok oldu.
Bir diğer dizi önerisi, izlemediyseniz eğer Game of Thorens gerçekten o da müthiş, ama o da çoluk çocuk izlenecek bir film değil.
Siz de bir şeyler izlemek isterseniz bunlara bir göz atın derim belki ilginizi çeker.
Ben de uykum gelene dek tekrar Big Lİttle Lies izleyeceğim
Görüşene dek hoşça kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder