6 Nisan 2015 Pazartesi

Neyse ki Yağmur Var

Günlerdir ciddi ciddi düşünmekteyim, insanoğlu ders çalışmadan ya da bir şey yazıp üretmeden evde nasıl yaşar? Son bir kaç haftadır durum bu olunca ciddi bir miskinlik, yaşamdan kopmuşluk hali vardı ki az önce rüzgar ve yağmurun sesini duyunca nihayet içine düştüğüm miskinlikten kurtulmayı başardım. Bir kez daha anladım ki benim yaşam enerjim, yağmur ve rüzgar. Hele ikisi bir aradaysa çok daha müthiş. Sesi duyar duymaz asla açmadığım güneşliği açtım(böylece camdaki yağmur damlalarını ve rüzgardan sallanan ağacı görebiliyorum), okurken neredeyse baygınlık geçirten kitabı bir kenara bıraktım ( Nietzche'nin Böyle Buyurdu Zerdüşt'ü), pek çok okurun pek sevdiği bir dörtleme olan koltuk, battaniye, kitap(yeni bir kitap) ve kahve moduna geçecektim ki, kahve ile yeşil çay arasında gidip geldim. Hala da karar vermiş değilim, kahve mi yeşil çay mı, aman canım ne önemi var ki, maksat ritüel yerine gelsin. Son günlerde uyanmak için kullandığım Bach'ın Brandenburg Concerto'su bu hava ile müthiş gider, bir yandan da onu açarsak harika bir beşli olur. Geçenlerde Dan Brown'un Dijital Kale'sini okurken oradan keşfettiğim konçertonun şu versiyonunu özellikle pek sevdim ben  www.youtube.com/watch?v=4QUTipy0jUw  bazen farklı versiyonlar orijinalinden çok daha iyi olabiliyor. Yıllar önce küçücük bir kız Moskova sokaklarında elinde kemanı ile Çaykovski'nin Moskova Geceleri'ni çalıyordu(tvden izlemiştim). Ne yaptıysam kızın çaldığı versiyonu bulamamış, bulamadığım için de sanki onun suçuymuş gibi Çaykovski'ye küsmüştüm. Neyse ki onun haberi yok :) 

O değil de yağmur, rüzgar, konçerto derken ansızın Viyana tütüyor burnumda. Mis gibi kahvesi, heykel dolu sokakları, yerlere serili yaprakları ile nasıl hüzünlüdür şimdi. Nasıl da zarif ama bir o kadar kırılgandır. O yüzden Osmanlı'nın eli değmediği için çok şükrettiğim yerlerden biridir. Kendimi ister istemez bilet bakarken buluyorum, akşam rüzgarı eserken Belvedere'in o eşsiz bahçelerinden yürüyüp güzel bir kahve sonrası Mozart Konseri dinlemek gibisi olmasa gerek. Yaşlanmak bu mu oluyor acaba bir zamanların merak duygusunun yerini keyfe ve anılara bırakıyor olması, eskiden görmediğim yerlere gitmek isterken artık yalnızca huzurlu hissettiğim yerlere gitmeyi istiyor olmak, Belvedere'in o güzelim bahçelerini tırmanırken (hep olduğu üzere) Ahmet Haşim'in o duygu yüklü şiirini okumak:

"ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, 
eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, 
ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak, 
Sular sarardı yüzün perde perde solmakta, 
kızıl havaları seyret ki bende akşam olmakta..."

ama içini delip geçen o rüzgar da olacak ve tabi biraz hüzün de..evet sanırım bu oluyor yaşlanmak, insan giderek anılara daha bağlı hale geliyor. Ya da çok yaşlı doğdum ben, bir türlü kıramadım kabuğumu. Bir gün çocuğum olursa hangimiz bir diğerine bakacak diye merak ederim hep, ben mi ona, o mu bana !

Hava iyice melankolik etti beni. Biraz silkelenip farklı bir konuya geçelim 

Örneğin Dan Brown ve Dijital Kale demişken,geçen hafta bitirdiğim kitabın oldukça iyi bir olay örgüsü, hikayesi var. Dili, akışı ayrıca çevirisi de harika. Tavsiye ederim. Nietzsche'nin "Böyle Buyurdu Zerdüşt"ü ise kült kitaplardan biri olarak kabul görmektedir ancak nedenini anlayamadım. Birincisi söylediği çoğu söze katılmıyor olduğumdan, ikincisi insanların oldukça eşsiz bulduğu o felsefik yaklaşımı biz daha çocukluğumuzda içten gelen merakla dile getirip, sorguladığımız için. Ayrıca okumayı ve düşünmeyi bilen insanoğlu için tüm o söylemler çok sıradan ve klişe. Unutmayın ki insanın bilinçaltı %98 bilinçüstü %2'dir. Bilinçaltınızı nasıl kullanacağınızı bilirseniz evrene bile hükmedebilirsiniz !! 

Ayrıca geçen hafta o çok övülen "Kocan Kadar Konuş" kitabının da filmine gitmiş bulunmaktayım 10 üzerinden 4 ancak veririm. Elbette kitapları asla filmleri ile yargılamamak gerek(filmde de gösterdiği üzere) ancak, kitap okuyan, kültürlü ve entellektüel kadın ayrıca bakımsız, çirkin, koca bulamayan evde kalmış kadındır tiplemesinden bıktık. Hele kitabın yazarı Şebnem Burcuoğlu'nun da gayet hoş bir kadın olduğunu bildiğimize göre, bu ne tezatlık anlayamadım.  

Bu arada yağmur dinmeden kendime bir kahve alıp Maeve Binchy'nin "İtalyanca Aşk Başkadır"ını okumaya başlasam iyi olacak. 

Siz mi, eh onu da siz bilirsiniz, belki güzel bir kitap belki iyi bir film ya da hoş bir cd bulursunuz.

Görüşene dek

Kitap, huzur ve sevgi ile kalın.              


  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder