1916 yılında Arnold Toynbee ve İngiliz hükümeti desteği ile hazırlanan Mavi Kitap, neredeyse 100 yıldır Ermeni iddialarının başlıca kitabı olmuş, Ermeniler gerek bu kitaba gerek ABD büyükelçisi Henry Morgenthau'nun Anıları'na dayanarak Türkler'in Ermenilere soykırım yaptığını neredeyse 100 yıldır usanmadan dile getirmiştir. Bu yazıyı kaleme almama sebep, Ara Sarafian'ın Mavi Kitap ve Türkiye'nin bu kitabı tanımaması hakkında verdiği demeçtir. Demecin bir yerinde Sarafian şöyle demektedir : "(...) Oysa demokratik toplumlarda tarihsel gerçekleri çarpıtanlara yer yoktur. Onların yol açtığı olumsuz etkilere karşı çıkmanın en iyi yolu konuyu kamuoyunun tartışmasına açmaktır. Mavi Kitap'ın sansürsüz baskısının Türkçe çevirisi bu amaçla, Ermeni sorununu daha demokratik ve daha açık bir Türkiye toplumunda yeniden ele alınabilmesini sağlamak için yayınlanmıştır"
Ara Sarafian'ın alıntıladığım sözlerine kesinlikle katılıyorum özellikle de "demokratik toplumlarda tarihsel gerçekleri çarpıtanlara yer yoktur" sözüne, o yüzden yine O'nun sözlerine atıfla diyorum ki hadi Türkiye'yi bir kenara bırakalım, o tartışmaya çok da açık demokratik bir ülke konumunda olmayabilir o yüzden şimdi onun yerine daha açık bir Ermenistan, Amerika, İngiltere toplumunda konuyu ele alalım böylelikle benim de yıllardır süregelen merakım gitsin.
Bu üç devletin toplumuna soruyorum:
1- Soykırım nedir, tam olarak neyi anlatır? Savaş esnasında isyan eden bir topluluğun yer değiştirtilmesi, bir soykırım mıdır yoksa savaş hukukunun gereği olarak zaman zaman uygulanması meşru mudur?
Ve bununla bağlantılı olarak arşiv belgelerinde yer alan aşağıdaki durumun ne olduğu tam olarak bana ifade edilsin istiyorum:
"Rus Ordusu D. Anadolu'ya ilerlediği vakit önce Zeytun ve Maraş Ermenileri daha sonra zararlı faaliyetler neticesinde Şebinkarahisar, Adapazarı, İzmit, Bahçecik, Bursa, Boğazlıyan ve Urfa Ermenileri sevk edilmiştir. Ancak İstanbul ile Kütahya Sancağı, Aydın Vilayeti Ermenileri, ve Antalya Ermenileri (komite mensubu olanlar dışında)nin tamamı sevke tabi tutulmamıştır. Yine Trakya bölgesi Ermenileri'nin çoğu sevke tabi tutulmazken, Balıkesir'dekiler ise yakınlarındaki çevre köylere yerleştirilmiştir. Ayrıca güçsüz kadınlar, askeri imalâthanede çalışanlar, Ermeni katolik Misyonerleri, Duyunu Umumi'de görevli Ermeni memurlar, Ermeni milletvekilleri ve aileleri, şimendifer memurları, asker, subay ve sıhhiye subaylarının aileleri ile ticaretle uğraşanlar göçe tabi tutulmamıştır (BOA DH.ŞFR. NR. 53/295, 53/303, 54/55, 54/221, 55/19, 55/20, 55/48, 55/42, 55/18)
2- Amerika'nın 1913-1916 yıllarında Osmanlı Büyükelçisi olan Morgenthau'nun Anıları, gerek "Mavi Kitab"ın hazırlanmasında gerek "Dr. Johannes Lepsius'un Ermenistan Katliamlarıyla İlgili Gizli Raporu"nun oluşturulmasında etkili olmuştur.
Şimdi soru şu : Yine bir Amerikalı olan (ama bir akademisyen ve tarihçi olan) Heath Lowry'nin "Büyükelçi Morgenthau'nun Öyküsünün Perde Arkası" isimli kitabı sizler için tam olarak ne ifade etmektedir?
3-Soykırım iddialarından evvel, Ermenilerin Türklerden talep ettiği (Rus büyükelçi tarafından hazırlanan) Ermeni Islahat Projesine bir göz atalım önce:
*Erzurum, Trabzon, Sivas illeri Hollandalı Vestenenk tarafından idare olunacak
Van, Bitlis, Harput ve Diyarbakır illeri ise Norveçli Nicolas Hoff tarafından idare olunacak
*Ermenilere askeri birlik verilecek, Ermeniler her türlü yetkiye sahip olacak
*Cemaat okullarına hükümet karışmayacak
*Hamidiye alayları, yedek süvari birliklerine dönüştürülecek, silahlar depoda tutulup, seferberlik zamanı kendilerine verilecek..
Olaya demokratik ve tartışmaya açık olmayan Türkiye'den bakınca özerklikle başlayan bir bağımsızlaşma süreci gibi görünüyor, ama benim asıl merak ettiğim daha demokratik ve tartışmaya açık olan Amerika, İngiltere ve Ermenistan gibi devletlerden bu şekilde bir ıslahat istendiğinde, verdikleri cevabın ne olduğu?
4- Osmanlı arşiv belgeleri, şu tür belgelerle doludur, merak ederseniz aşağıdaki arşiv numarasından da bakabilirsiniz, lafı uzatmamak adına en kısa olabilecek türden bir belge aldım
"İki İslam kadını Ermenilerle beraber getirilmiş. Hamile olan bu iki kadın da ortaya getirilerek , Ermeniler tarafından bu çocuklar kız mıdır erkek mi diye 2 mecidiye üzerine iddiaya tutuşulmuştur. Kadınların karınları kamalarla feci şekilde yarılmış birisinin karnından bir kız çocuğu çıkmış ancak diğeri küçük olduğundan cinsiyeti anlaşılamamıştır ve bunun üzerine de epeyce münakaşa edilmiştir (BOA HR, SYS.HU, kr.110, dos.12-2,nr.75-91,103-106,11-113,163-166)
Arşiv belgelerinde yer alan bu tür belgelere baktıkça, tehcir sanki soykırım amacı ile değil de bu tür katliamları önlemek amacıyla yapılmış gibi duruyor, ya da savunulan Morgenthau Anıları'nın, Perde Arkası okunduğunda yahut Ermeni Islahat Projesi incelendiğinde ve hatta sevk ve iskana tüm Ermenilerin tabi tutulmadığı görüldüğünde, gerçekten mağdur olan Ermeniler mi, yahut ortada bir "Soykırım Planı" var mı, diye merak ediyor insan.
Sanıyorum ki bunun cevabını en iyi Sayın Sarafian verecektir, çünkü O'nun da belirttiği gibi "demokratik toplumlarda tarihsel gerçekleri çarpıtanlara yer yoktur. Onların yol açtığı olumsuz etkilere karşı çıkmanın en iyi yolu konuyu kamuoyunun tartışmasına açmaktır." Bu yüzden hadi şimdi bu soruları daha açık ve daha demokratik bir Ermeni toplumunda yeniden ele alalım!