Yazın habercisi olsa da her ilk baharda yaklaşık 1 ay süren bir gribal enfeksiyon yaşadığımdan yazı nasıl çok sevmiyorsam ilkbaharı da aynı derecede sevmiyorum. Neredeyse 2 haftadır aralıklı olarak griple mücadele içindeyim, hele geçen hafta aksırıp tıksırmaya başlayıp yanına yüksek ateş de eklenince arkadaşımızın "sen bu hale nasıl geldin, ben geçen hafta seni iyileştirmedim mi? Yatacaksın, parmağını bile kaldırmayacaksın yoksa ..." diye başlayan tehditlerinden ötürü bu sefer sesimi çıkartmayıp sadece yattım. Çünkü bir hafta önce de "tam 5 gün yatıp ev işi dahi yapmayacaksın" demiş ben de sesim çıkmadığından "tamam" anlamında kafamı sallamış sonra da önce evi temizlemiş, ardından yemek pişirmiş, ertesi bir kaç gün okula gidip kütüphaneye girmiş, arada belge okumuş, hatta spora bile gitmiştim. Çünkü sadece sesim yoktu,
onun dışında her yanım çok iyiydi ama bu sefer cidden yıkılmış haldeydim. Değil iş yapmak bilgisayarımı bile açamadım, ben de bu can sıkıcı yatma fasıllarında telefondan internete girip, bu yıl katılacağım bir iki davet için elbise bakmaya koyulmuştum ki beni neredeyse hayrete düşüren bir paylaşım buldum. Solda bir defileden gördüğünüz fotoğraf, Walter Mendez isimli bir modacının defilesinden bir kare, üstelik eski bir paylaşım değil yani oldukça yeni bir defile. Şimdi bunda şaşırtıcı olan ne mi, anlatayım, bundan 2-2,5 sene önce bir yere katılacaktım, nasıl bir şey giysem diye uzun bir araştırma yapmış, bir şey beğenmeyince işi tasarım olan profesyonel bir isme danışıp elbiseyi ona yaptırmıştım. Ve yaptığı yani giydiğim elbise fotoğraftaki elbisenin birebir aynısı, bırakın renklerini, orantılarını, desenleri yerleştirdiği yere kadar her şeyi aynı, yalnız ben göğüs dekoltesini çok bulduğumdan dekolteyi yükseltmesini istemiştim, O ise elbiseyi daha sonra tekrar satacağından (ben diktirip kiralamış gibi oluyordum yoksa 7-8 bin lira daha vermem gerekiyordu ki bu tür elbiseler zaten bir kere giyilir bir daha ki davette farklı giyersiniz ) buna karşı çıkmıştı. Bunun üzerine ben de elbisenin üzerine elbise ile aynı renklerde (bir tane siyah bir tane pudra pembe ) omuzlardan hafif aşağıda, dar bir file yaptırmıştım, böylelikle hem göğüs dekoltesi göze batmaz olmuş hem de çok daha zarif bir hava vermişti. Hatta o zaman tasarımcının çizdiği saç modeli bile defiledeki çizimle birebir aynıydı yani krapeli ve açık bir modeldi, ancak ben fileyi eklediğimden açık saçı dağınık topuza çevirmiş, topuzun altına siyah bir aksesuarla sade bir toka çizmiştim(altta elle çizilmiş olan eskiz bana ait, tasarımcının ki değil, bilgisayardan arayıp buldum), tasarımı yapan kişi de file dolayısıyla dağınık topuz fikrini onaylayarak saça göre de şık bir aksesuar vermişti. Sanıyorum sosyal medyanın en kötü taraflarından biri bu, her şeyin çok hızlı çalınabiliyor olması. Facebook hesabımı kapatmamdaki etkenlerden biri de buydu aslında, çünkü facebook sürekli kendi kendine ayar değiştiriyor, ben takip etmediğimden gizli sandığım resimlerin herkese açık olduğunu uzun süre fark etmiyordum. İşin kötü tarafı arkadaşlık siteleri gibi siteler bu tür açık kanallardan otomatik olarak fotoğraf alıyor, ama siz hesabı komple kapatınca o da resmi göremediğinden resmi bir daha gösteremiyor. Yani yakınen tanıdığınız pek çok kişinin her hangi bir arkadaşlık sitesinde başka bir isimle resmini görürseniz şaşırmayın ve emin olun ki şahsın bundan haberi bile yoktur.
Fotoğrafların çalınması bir tarafa, işin emek(elbise) kısmına gelince, burada beni olumsuz etkileyen bir durum olmasa da (çünkü ben tasarımcı değilim, evet arada kıyafet çizip diktirdiğim doğru, ya da çıkacak bir koleksiyon için fikir verip bazı çizimler yaptığım oldu, vaktim olsa yine yaparım çünkü eğlenceli) ama benimki profesyonel bir iş değil, ama başkasının da olsa birinin emeğini çalmak bunu koleksiyonda gösterip kendinize aitmiş gibi satmak çok yanlış, çünkü fotoğrafı gördükten sonra Walter Mendez'in yayınladığı parçalara baktığımda bu elbisenin pek çok rengini yaptığını gördüm.Ve bence çok da satacak bir model, çünkü cidden çok zarif gösteriyor üstelik zayıf olsanız bile balık bir model olduğundan muhteşem bir görüntü sağlıyor. Ve aslında yine sosyal medyanın gücü ve küreselliği sayesinde bunun bir başkasına ait olduğunu biliyoruz. Parçaların hepsini inceledim hiç birinde file üst yoktu, bu demek oluyor ki bu kıyafet benden sonra giyen kişinin üstünde görülmüş, yoksa parçalardan birine muhakkak o file eklenirdi. Üstelik de yakın bir zamanda görülmüş.
Yazı bayanlara yönelik bir yazı gibi de oldu, elbise, saç aksesuari filan bari başlamışken bir iki sorunun cevabını da vereyim. Bu 3-4 günlük yatış döneminde can sıkıntısından bazı eski albümleri karıştırırken 3 gün önce doğum günü olan arkadaşıma jest yapmak için onunla olan fotoğraflardan bir ikisini alıp hesaplarıma profil resmi yaptım,(güzel arkadaşım iyi ki doğmuş) bir kaç tanesini de instagramdan yayınlayınca arkadaşlardan "cildin nasıl pürüzsüzmüş" yorumu aldım aslında değil, ve bu da son zamanlarda kadınların çok tartıştığı bir konuya götürüyor bizi. Doğallık ve makyaj ikilisi, dudak kremi ve rimel sürmeyi kadınlar makyajdan saymadığı için onların deyimi ile ben makyaj yapmayan bir insanım, gerçekten de öyle çünkü makyaj yapmaya bir başlandı mı yalnızca surata 5 kat sürülüyor, krem, baz, fondoten, pudra,allık göz zaten ayrı bir dünya(krem, kapatıcı, kalem, rimel, sürme, far) benim ne tüm bunları sürmeye ne de akşam olunca çıkarmaya ömrüm yetmez. Ama nadiren özel bir yere katılacaksam yapıyorum. O zaman da makyajımı kendim yapmışsam eğer, insanlar yüzümde(fondoten, pudra, baz vb) hiç bir şey olmadığını ve yüzümün kusursuz göründüğünü düşünüyor. Aslında değil. İşin hemen hilesini söyleyeyim, hani hep bahsettiğim sağlıklı beslenme var ya her şey onunla ilgili aslında, önem verdiğim ve göz önünde olacağım bir yere katılacaksam eğer katılacağım tarihten tam 1 ay önce beslenme kampına giriyorum. Günde 1,5 litre su, evde sağlıklı beslenme, kızartma ve abur cuburdan uzak durup ekstra olarak bol dereotu, havuç, yoğurt ve her gün muhakkak 1 elma yiyorum. Bunun dışında ben zaten yıllardır sabah kalktığımda ve akşam yatmadan önce (makyaj yapmamama rağmen) temizleyici köpük - tonik - krem üçlüsüyle suratımı yıkayıp ardından gözenekleri sıklaştırıyorum. Göz altlarının çöküp şişmemesi için, düzenli şekilde uyuyorum, makyaj yapma kısmına gelince, yüzüme yalnızca yüz temizleme sonrası sürdüğüm kremim ile ardından ekstra olarak CC krem sürüyorum. Eskiden CC krem yoktu onun yerine fondotöne krem karıştırırdım. Artık BB ve CC'ler çıktığı için fondotönüm çöpte. Bahsettiğim beslenme düzeni + Krem + CC Krem = Renkli ve kusursuz bir surat, yani Elçin Sangu'nun yüzüne kavuşmanız hayal değil. Hafif bir allık da sürdüğünüzde yüzünüzde hiçbir şey yok gibi durur. Burada ürün reklamı yapmak huyum değil ama yine de önermeden geçemeyeceğim. Ben yaklaşık 12 yıl önce suratımda farklı bir ilacın yan etkisi olarak sivilcelerle tanışınca ve hiç bir şeyle geçiremeyince Clinique ile tanışmıştım. O zamanlar fondotönünü almıştım çünkü sivilceyi yok ettiğini iddia ediyordu, 12 yıl önce dünyada böyle bir ürün, imkan yoktu. Alıp kullandığımda cidden geçiriyordu ancak dermatolojik etkisi daha ağır bastığından diğer fondotönlere göre kalın bir yapısı vardı suratımda sürdüğümde koca bir katman oluyordu bu yüzden ben dışarıda gezerken değil evde otururken sürüyordum. Sonra zamanla Clinique'in tüm ürünleri hayatıma girmeye başladı, temizleyicileri, kremleri, rimelleri hatta artık parfümü de tek kusuru çok pahalı olmasıydı. Tabi zamanla Clinique da ürün olarak kendini çok fazla geliştirdi, öyle ki bugün doktorlar özellikle yurt dışında reçete ile bu ürünü yazar hale gelmişler. Ayda bir cilt bakımına gidiyorum ilk gittiğim zaman güzellik uzmanı suratımı inceledikten sonra "yaşıma göre cildimin sağlıklı ve çok iyi" olduğunu söylemişti, hangi ürünü kullandığımı sorduğunda "Clinique" cevabını verince, "sakın bırakma, çok iyi bir ürün" demişti. Şimdi dermatolojik etkisinin yanında makyajda da kusursuz hale geldiler. Kusursuz göründüğümü söyledikleri zaman suratımda (altında krem de var tabi) Clinuque CC Krem oluyor, ayrıca ben ruj kullanmıyorum dudaklarım sürekli kuruduğu için renkli ya da renksiz dudak kremi kullanıyorum. Ve herkes şöyle derdi, "en iyisi Blestex", ben de bu yüzden yıllardır onu kullanıyordum ama kuruma durmuyordu, 2 hafta önce Clinuque'e uğradığımda satış temsilcisi beni bir güzel kremleyip, süsleyip, dudağıma daha ben itiraz edemeden ruju da sürünce ben bilmiş bir edayla "istemiyorum ruj, dudağımda durmuyor, çok kuruyor" deyince o anlatmaya çalıştı "argan yağlı ama hiç rahatsızlık vermiyor" ben ise "bildiğin doğrudan şaşma" düşüncesi ile "istemiyorum" deyip diğer ürünleri alıp çıkmıştım, bu arada herkes suratıma bakıyordu çünkü fondoten, pudra, makyaj bazı yoktu ama CC krem dolayısıyla ve tabi kız hafif allık vs de sürdüğünden kusursuz şekilde güzel görünüyordum, tabi insanlar suratımda bir şey olduğunu bilmiyordu bu arada kız bana şöyle demişti "birazdan geri gelip neden parfümün büyüğünü ve ayrıca ruju almadım diyeceksiniz" dedi. Yan tarafta da ayakkabı mağazası var, orada oturmuş ayakkabı denerken bileğime sıktığı parfüm birden burnuma gelmeye başladı eşime dönüp "ne olur git bunu büyüğü ile değiştir, harika bir şey bu" deyince eşim epey bir gülümsedi. Mağazadan çıktığımda ise kızın yanına bu sefer kendim gidip "ruj ne kadarmış ki dudaklarım ilk kez bu denli ferah üstelik de güzel görünüyor" diye sordum ancak ruja da 100 lira civarı ödemem gerektiğini öğrenince, bütçemi daha fazla aşmamak için (çünkü 6 aylık Clinuque stoğumu satın almıştım) ruju alamadım. Bu kadar anlatıyorum çünkü cilt sağlığı bence her şeyden önce gelir. Sağlık güzellikten de önce gelir, sadece şu sorunun cevabını vermek için yazdım bunca şeyi "suratında fotoshop mu var" denilen fotolarda fotoşop değil, Clinuque var. Ve ben bunlari yazarken bile çok yoruldum.
Tez zamanda iyileşip çalışmalara dönebilmem dileğiyle :)
Hoscakalin
Hoscakalin