28 Mayıs 2014 Çarşamba

Kapalı Gişe Yalnızlık

"Ve Sen Beni Kaybetme Konusunda Hep Kazandın"

Geçen hafta okulda makale ve kitaplarla çevrilmiş boğuşurken, yeğenim aradı, heyecanlı bir sesle hızlı hızlı "Hala biliyorsun kitap okumayı hiç sevmem, neredeyse okuduğum tek kitap Polyanna onu da zorlama ile okudum fakat, şimdi bir kitap var acayip okumak istiyorum, gel de onu bana bulalım, ne olursuuuun!!!" diye yalvarınca işi gücü ve hatta hocayı (akşama panel var gelirsen çok sevinirim demişti) bırakıp doğru İzmit'in yolunu tuttum. Hem yeğenime kitabı bulmak için hem de uzun zamandır iş güç derken başbaşa vakit geçirememiştik, bu süreç içinde kızcağız "melankoli hastası" olduğuna karar vermiş(tabi bunu yengem-annesi anlatmıştı üstüne de eklemişti, niye melankolik olsun ki bu çocuk, evde kavga yok, içki yok, aç değiliz açıkta değiliz ne istese alınıyor  onun ki olsa olsa şımarıklık demişti, epey gülmüştüm) durumu yeğenimden dinlemek için hemen kalkıp gittim. Kitabı 2 dakika içinde YKM'den bulduk. Bu arada o biraz hayatından anlattı, ben dinledim, o anlatırken  sordum Damla sen melankolik misin ? o tatlı tatlı cevap verdi. Gerçekten de biraz öyle bir hali var, ama daha çok duygusal...Fiziksel olarak bana hiç benzemeyip de ruhen kopyam gibi, benimle büyüdüğünden mi böyle oldu yoksa ne yazık ki tek hayali bir gün ben olabilmek olduğu için mi böyle oldu bilmiyorum. Ama  bana benzemekle birlikte çok şükür benden daha akıllı ve de daha yetenekli bir çocuk, kaç kişi ömründe tek bir kitap okuyup da (8 yaşından beri) İpek Ongun ayarında roman yazabilir ki? Çok az olsa gerek. 

Yılların nasıl da akıp gittiğine, O'nun nasıl da büyüyüp kocaman bir kız olduğuna, böylesi lafları nereden bulduğuna hayret ederken, daha kapağını gördüğüm an içimi(zi) sıcacık yapan kitaba "Kapalı Gişe Yalnızlık"a uzandı elim. Damla arka kapağın gizli iç kısmını gösterdi bana, bak Hala daha buradan vuruldum kitaba, dedi ve şöyle diyordu kapak : Ben sevdiğimi kendi içimde saklamayı başaramadım.Onu nereye yazsam buldular. Burada bile... okur okumaz ağzımdan "vay vay vay" sözleri döküldü. Bunu bana yaptırtabilen sözler, kitaplar ya da eserler çok azdır. Kitabı okumak için öyle heveslendik ki, yemeğimizi derhal bitirip, çatısı açık kafede sesli biçimde okumaya başladık. Kaç saat okuduk bilmiyorum ama üşümeye başladığımızda havanın da karardığını fark etmiş olduk. Öyle çok şair ruhlu bir insan değilim ben, ömrümün çok kısa bir zamanı onu yaşamışlığım da olmuştu elbet ama neredeyse 1000 yıl önce...Kitapta siyahla yazılan satırları okuduk üşüyene dek, zaman zaman tüylerimiz diken diken olmuş zaman zaman da gözlerimiz dolmuştu, yeğenim sordu Hala insana nasıl bir güç bunları yazdırabilir? Aslında cevap basitti: Aşık ol anlarsın, dedim. Belli ki yazar fena halde aşık olmuş, terk edilmiş ve üzerine bu sözler çıkmış. Zaten acı yüklü onca roman, hikaye ya da şiirin çıkma öyküsü de bu değil mi? Yazar acı çektiği sürece üretir, acısı dindiği an acı yaratır aksi halde intihar kaçınılmazdır. Tüm iyi yazarların büyük dramlara sahip olması tesadüf değildir. 

Kitabı okudukça gördüm ki bir müddet sonra tekrarlara düşüyor, klişeler çok, çünkü duygu hep aynı, terk edilme ve hazımsızlık, sürekli biçimde kime gidersen git beni unutamayacaksın sözleri, laflar büyük ve iddialı ama benim gördüğüm şey, gidenin değil kalanın unutamadığı ve tabi hazmedemediği... Diğer yandan okunmaya değmez mi değer tabi, güzel sıcak cümlelerle dolu, hatta 7-8 sefer bana "vay be" dedirten yerleri oldu. Eve gittiğimizde yengem yanımıza gelip, neymiş şu kızımın merak ettiği kitap bakayım diye eline alıp, buyur işte böyle şeylere bakıp melankolik oluyor söyleminden sonra Damla ile (karşılıklı) sesli okumalarımıza yengem de kaptırdı kendini. Öyleki kitabı elinden alıp, onu eve (alt kata) yollamakta zorlandık. Kitabın sıcak, bazen "vay be" dedirten, kimi zaman klişe ama en çok da, okudukça gördüğün ilk insana aşkınızı haykırmanıza sebep olacak bir havası var, en azından üçümüz de aynı düşüncedeydik...Şuradan biri geçse de çevirip içinden bir kaç cümle söyleyip, orada hemencicik aşık olsak...Aşık olasınız, o nasıl bir duyguydu diyesiniz varsa alın bakın derim, yok almayalım derseniz de siz bilirsiniz, ayrıca korkmayın kitabı elden bırakınca etkisi de hemen geçiveriyor yani biraz bugün ve de zamane aşkları gibi... 
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder